
Satrançla ilgilenen hemen herkes şu ismi mutlaka duymuştur: Emanuel Lasker.
Satrancın karmaşık dünyasından çıkıp da, Go oyununun sade ve sonsuz olasılıklı dünyasına girersek karşımızda diğer Lasker’i görebiliriz: Edward Lasker.
Mühendis ve de yazar olan Edward Lasker, 1885 yılında Prusya’da doğmuştur. Ünlü bir satranç oyuncusu olmanın yanında ünlü bir Go oyuncusudur ve Go oynayan herkesin çok iyi bildiği şu cümleyi o söylemiştir: “Eğer dünya dışında yaşayan canlılar varsa, mutlaka Go oynuyorlardır.”

Edward Lasker, Emanuel Lasker’le olan isim benzerliğinden dolayı sıklıkla karıştırılır, hatta kardeşi olduğu bile söylenegelmiştir. Ancak aralarında sadece uzak bir akrabalık ilişkisi vardır ve bunu da uzun yıllar süren arkadaşlıklarının sonlarına doğru Emanuel Lasker’in kendi ailesine ait bir soyağacının dallarından birinin ucunda Edward’ın da adına rastlamalarıyla anlamışlardır. (Dedelerinin dedelerinin babası aynı kişidir.)
Edward, Go oyununu ilk kez bir dergide “Satranca rakip bir oyun” olarak okuduğunda duymuş ve bunu oldukça komik bulup, üzerinde durmamıştı. Daha sonra bir gün, sürekli satranç oynadığı kafedeki bir müşterinin, bir Japon gazetesinin arkasındaki Go oyununa baktığını gördü. O kişi gazetesini bırakıp kafeden çıktıktan sonra Edward, arkadaşı Max Lange ile hemen gazeteye yöneldi ve oradaki Go diyagramını çözmeye çalıştılar. Ancak gördükleri diyagram henüz tamamlanmamıştı ve biraz evirip çevirdikten sonra oyunu siyahın kazandığını tahmin ettiler. Ancak Japonca bilmedikleri için aynı kafedeki başka bir Japon müşteriye sormaya karar verdiler. Çevriyi duyduklarında şaşırmışladı: Oyun, siyahın terki ile sonuçlanmıştı.
Sonrasında -tam üç hafta boyunca- Max Lange ile bu gizemli oyunu çalıştılar ve o oyunu neden beyazın kazandığını bu sürenin sonunda zar zor anlayabildiler. Bu zorlanma karşısında oyuna duydukları saygı ve takdir artmıştı ve böylece daha da çok ilgilenmeye başladılar, fakat başka hiçbir satranç oyuncusunun ilgisini çekmeyi başaramadılar.
İki yıl sonra Emanuel Lasker ABD’den Almanya’ya Dünya Satranç Şampiyonu ünvanıyla döndüğünde Edward ona Satranca rakip bir oyun bulduğunu söylemiş, Emanuel de bunu kuşkuyla karşılamıştı. Ancak daha sonra kuralları öğrenip bir el go oynadıktan sonra, stratejik olarak oyunun ne kadar derin olduğunu o da anladı. Böylece ikisi birlikte, Japon bir öğrenci olan Yasugoro Kitabatake’den Go dersleri almaya başladılar. Yasugoro’yu engel taşları (handikap) olmaksızın yenebilmeleri de tam olarak iki yılı buldu.
Daha sonra Kitabatake, Almanya’yı ziyaret etmekte olan ve aynı zamanda usta bir Go oyuncusu olan Japon bir matematikçi ile bir karşılaşma ayarlar ve Edward, Emanuel ve Emanuel’in kardeşi Berthold -üçü kafa kafaya vererek- 9 tane de engel taş alarak usta oyuncu ile bir maç yaparlar. Hamlelerini ne kadar derin düşünmüş de olsalar, Usta rakipleri karşısında hiç varlık gösteremezler, hatta Japon Usta kendi hamlelerini neredeyse hiç düşünmeden oynar.
Maçın sonunda Emanuel, arkadaşı ve uzak akrabası Edward’a şunu önerir: “Go öğrenmek için Tokyo’ya gidelim.”
Ancak o dönemde Almanya’da AEG firmasında çalışan Lasker, Tokyo’daki fabrikaya transfer edilme talebinde bulunmuş olsa da, iyi İngilizce bilmediği için bu talebi ertelenmiş ve dilini geliştirmesi için İngiltere’ye gönderilmiştir. Arkasından 1.Dünya Savaşı patlak vermiştir ve Tokyo’ya gitmeyi asla başaramamışlardır.
İleriki yıllarda Amerika’ya gitme izni alan Edward, Amerika’da Go oyunun gelişmesinde American Go Association’ın kurucusu Lee Hartman ve Karl Davis Robinson ile beraber en önde gelen kişilerden birisi olmuştur.
Edward Lasker’ın satranç hakkında yazdığı birkaç kitabın yanında “Go ve Go-Moku” adında bir Go kitabı vardır.
Ve işte o ünlü cümlenin tamamını da şu şekilde dile getirmiştir:
“Satrancın Barok kuralları sadece ‘insan’ tarafından yaratılabilmişken, Go’nun kuralları öyle zarif, canlı ve sağlam bir mantığa dayanmaktadır ki, eğer evrenin başka bir yerinde yaşayan canlılar varsa, onlar mutlaka Go oynuyorlardır.”

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder