13 Şubat 2011 Pazar

Kulak Kızartan Hamle

Bugüne dek defalarca kez okuduğum ve her okuyuşumda sanki ilk kez okuyormuşum gibi heyecanlandığım “Kulak kızartan hamle”, belki de Go dünyasında bilinen en ünlü hamledir.

Bu hamle, 1846 yılında -gelecekte Honinbo ünvanını alacak olan- gelmiş geçmiş en iyi Go oyuncularından kabul edilen Shusaku’nun (ilk adı Kuwahara Torajiro) öğrencilik yıllarında, daha 17 yaşındayken, başka bir Go üstadı Gennan Inseki’ye karşı yapmış olduğu hamledir.

Henüz 10 yaşındayken Shodan (1-dan) olan Torajiro, 13 yaşına geldiğinde 2-dan olmuştur ve bugün onu tanıdığımız Shusaku adını almıştır ve sadece bir yıl sonra, 14 yaşında, 4-dan olmuştur.

O tarihte 50’li yaşlarında olan Gennan Inseki öyle güçlüdür ki onun Meijin (Japonca’da Usta ya da Virtüöz anlamına gelen unvan) kuvvetinde oynadığı söylenir. Bu kadar iyi bir oyuncu olmasına rağmen, tek şansızlığı onun döneminde kendisi kadar güçlü oyuncu bulunmamasıdır (Çünkü Go oyununda gelişmek, her zaman rakibinizin elindedir).

Shusaku henüz 4-dan’dır ve 8-dan olan Gennan ile ilk maçlarında 2 engel (handikap) alarak oyuna başlamıştır. Ancak hemen fark etmişlerdir ki, Shusaku engel taşları olmaksızın da oynayabilecek kadar güçlüdür ve Gennan oyunu yarıda keser. İşte ikinci oyunlarında, yani eşit şartlarda oynadıkları ilk oyunda, Shusaku Go tarihinin belki de en önemli hamlelerinden birisini yapmıştır.

Maçın başlarında Shusaku, Taisha olarak bilinen karmaşık josekide hata yapmış ve Gennan daha oyunun başında belirgin bir üstünlük sağlamıştır (bkz. Diyagram 1)

Beyazın diyagramda görülen 1 numaralı hamlesine cevap olarak, siyahın kırmızı ile işaretli yere oynaması gerekirken, Shusaku 2 numaralı hamleyi yapmıştır.

Fakat bu hata dışında Shusaku 127. hamleye kadar hatasız oynar.

Diyagram 2, o ünlü hamle yapıldığında tahtanın durumu göstermektedir.

Beyaz kırmızı ile işaretlenen 126.hamlesini yaptıktan sonra Shusaku 1 ile görülen Kulak-kızartan-hamleyi yapar (Ear-redding move). Oyunu o sırada Gennan’ın öğrencileriyle beraber birçok insan izlemektedir. Öğrencileri, oyunu Gennan’ın kazanacağından bir an bile tereddüt etmezken, izleyicilerin arasında bulunan bir doktor, Gennan’ın kaybedeceğini iddia eder. Neden kaybedeceğini sorduklarında ise şöyle cevap verir: “Ben bu oyundan pek anlamam lakin Shusaku’nun son yaptığı hamleden sonra Gennan’ın kulakları kızarmıştır. Bu, onun öfkelendiğine bir işarettir.”

127. hamle gerçekten de çok iyi düşünülmüş bir hamledir, çünkü aynı anda 4 amaca hizmet eder: Üst taraftaki siyah moyoyu genişletir, aşağıda bağlantıları kopan 4 siyah taşın kaçışına yardım eder, sağ taraftaki güçlü beyaz duvarın etkisini kırar ve de son olarak sol taraftaki beyazın moyosunu tehdit eder. Kısaca söylemek gerekirse bu hamle hem savunma hem de saldırı amacını taşıyan merkez noktadır.

...ve 325 hamlenin sonunda Shusaku oyunu 2 puanla kazanır.






Kaynaklar:

http://senseis.xmp.net/?Shusaku

http://senseis.xmp.net/?EarReddeningMove

3 Şubat 2011 Perşembe

Lasker’ler ve Go


Satrançla ilgilenen hemen herkes şu ismi mutlaka duymuştur: Emanuel Lasker.

1868 yılında Polonya’da doğan Emanuel Lasker, bir matematikçidir ve felsefeyle de yakından ilgilenmektedir. Ancak onu tüm dünya çapında üne kavuşturan branş; Satrançtır. Tam 27 yıl boyunca (1894-1921 arasında) ünvanını Capablanca’ya kaptırana kadar Dünya Satranç Sampiyonu olarak kalmıştır. Albert Einstein’ın da yakın bir dostu olduğu söylenen Emanuel Lasker, bir dönem (1906 yılında) Go ile de ilgilenmiştir. Kısa süren bu ilgisinin sebebi de başka bir Lasker sayesinde olmuştur.

Satrancın karmaşık dünyasından çıkıp da, Go oyununun sade ve sonsuz olasılıklı dünyasına girersek karşımızda diğer Lasker’i görebiliriz: Edward Lasker.

Mühendis ve de yazar olan Edward Lasker, 1885 yılında Prusya’da doğmuştur. Ünlü bir satranç oyuncusu olmanın yanında ünlü bir Go oyuncusudur ve Go oynayan herkesin çok iyi bildiği şu cümleyi o söylemiştir: “Eğer dünya dışında yaşayan canlılar varsa, mutlaka Go oynuyorlardır.”

Edward Lasker, Emanuel Lasker’le olan isim benzerliğinden dolayı sıklıkla karıştırılır, hatta kardeşi olduğu bile söylenegelmiştir. Ancak aralarında sadece uzak bir akrabalık ilişkisi vardır ve bunu da uzun yıllar süren arkadaşlıklarının sonlarına doğru Emanuel Lasker’in kendi ailesine ait bir soyağacının dallarından birinin ucunda Edward’ın da adına rastlamalarıyla anlamışlardır. (Dedelerinin dedelerinin babası aynı kişidir.)

Edward, Go oyununu ilk kez bir dergide “Satranca rakip bir oyun” olarak okuduğunda duymuş ve bunu oldukça komik bulup, üzerinde durmamıştı. Daha sonra bir gün, sürekli satranç oynadığı kafedeki bir müşterinin, bir Japon gazetesinin arkasındaki Go oyununa baktığını gördü. O kişi gazetesini bırakıp kafeden çıktıktan sonra Edward, arkadaşı Max Lange ile hemen gazeteye yöneldi ve oradaki Go diyagramını çözmeye çalıştılar. Ancak gördükleri diyagram henüz tamamlanmamıştı ve biraz evirip çevirdikten sonra oyunu siyahın kazandığını tahmin ettiler. Ancak Japonca bilmedikleri için aynı kafedeki başka bir Japon müşteriye sormaya karar verdiler. Çevriyi duyduklarında şaşırmışladı: Oyun, siyahın terki ile sonuçlanmıştı.

Sonrasında -tam üç hafta boyunca- Max Lange ile bu gizemli oyunu çalıştılar ve o oyunu neden beyazın kazandığını bu sürenin sonunda zar zor anlayabildiler. Bu zorlanma karşısında oyuna duydukları saygı ve takdir artmıştı ve böylece daha da çok ilgilenmeye başladılar, fakat başka hiçbir satranç oyuncusunun ilgisini çekmeyi başaramadılar.

İki yıl sonra Emanuel Lasker ABD’den Almanya’ya Dünya Satranç Şampiyonu ünvanıyla döndüğünde Edward ona Satranca rakip bir oyun bulduğunu söylemiş, Emanuel de bunu kuşkuyla karşılamıştı. Ancak daha sonra kuralları öğrenip bir el go oynadıktan sonra, stratejik olarak oyunun ne kadar derin olduğunu o da anladı. Böylece ikisi birlikte, Japon bir öğrenci olan Yasugoro Kitabatake’den Go dersleri almaya başladılar. Yasugoro’yu engel taşları (handikap) olmaksızın yenebilmeleri de tam olarak iki yılı buldu.

Daha sonra Kitabatake, Almanya’yı ziyaret etmekte olan ve aynı zamanda usta bir Go oyuncusu olan Japon bir matematikçi ile bir karşılaşma ayarlar ve Edward, Emanuel ve Emanuel’in kardeşi Berthold -üçü kafa kafaya vererek- 9 tane de engel taş alarak usta oyuncu ile bir maç yaparlar. Hamlelerini ne kadar derin düşünmüş de olsalar, Usta rakipleri karşısında hiç varlık gösteremezler, hatta Japon Usta kendi hamlelerini neredeyse hiç düşünmeden oynar.

Maçın sonunda Emanuel, arkadaşı ve uzak akrabası Edward’a şunu önerir: “Go öğrenmek için Tokyo’ya gidelim.”

Ancak o dönemde Almanya’da AEG firmasında çalışan Lasker, Tokyo’daki fabrikaya transfer edilme talebinde bulunmuş olsa da, iyi İngilizce bilmediği için bu talebi ertelenmiş ve dilini geliştirmesi için İngiltere’ye gönderilmiştir. Arkasından 1.Dünya Savaşı patlak vermiştir ve Tokyo’ya gitmeyi asla başaramamışlardır.

İleriki yıllarda Amerika’ya gitme izni alan Edward, Amerika’da Go oyunun gelişmesinde American Go Association’ın kurucusu Lee Hartman ve Karl Davis Robinson ile beraber en önde gelen kişilerden birisi olmuştur.

Edward Lasker’ın satranç hakkında yazdığı birkaç kitabın yanında “Go ve Go-Moku” adında bir Go kitabı vardır.

Ve işte o ünlü cümlenin tamamını da şu şekilde dile getirmiştir:

“Satrancın Barok kuralları sadece ‘insan’ tarafından yaratılabilmişken, Go’nun kuralları öyle zarif, canlı ve sağlam bir mantığa dayanmaktadır ki, eğer evrenin başka bir yerinde yaşayan canlılar varsa, onlar mutlaka Go oynuyorlardır.”